kaktüs
tutuyorum kendimi kareler görüyorum radyasyon manzaralı bir evde balkondan düşüyoruz balkon otuz yıllık bizim bir suçumuz yok, görüyorsun bazen kimsenin suçu yok akşam manzaralı bir evde ilk defa yanyana uyuyoruz ödüm kopuyor çiçekler kopacak diye kaktüs döşüyorsun hayalinde odaya. benim aitsizliğim bitsin diye. bitmiyor kim bana kimlik çıkartmayan kim kaçak yaşamış altı sene güvensiz kaçınan. bir pembe kimlik, bazen yirmi sene yaşıyor bazen ondan önce ben ölüyorum kaktüsler sarıyor odayı odadan çıkıyorum korkuyorum kanserden ölmek istemiyorum bir ironi. oysa o balkonun huzurunun kokusunu biliyorum. o balkona sığmayıp taşmayı biliyorum düşmeyi biliyorum akşamın balkonu bize tek kanepe yetiyordu sonra ne yetmedi, bilemiyorum benim akşama inancım var güneş batınca varıyorum benim akşama, benim o üç kere yıkanan kanepeye, sadece balkonuna kandığım odaya suriyeli mahalleye bir arka sokağa. inancım var. manzarasız akşamlı evlerin içinde yaşadık sonra