Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

La Llorona

Resim
sekiz yıl önce burada kalmıştım, la llorona paralel evrenlerimde kabuslarım yaşıyor hiç duymak istemediklerim       hiç görmek istemediklerim, yaşıyor benim bu kadar yaşama sevincim yok. içi kan ağlamak deyimi bende bazı parçalar yaşatıyor bir kitaplık yerim olmayınca , boşalttığım salonlar arkamdan ağlıyor ben ne işe yaradığı anlaşılamamış içinde sadece yaşadığın bir ikea eviyim        sorsan içimde her şey var küçük bir yerim sıkış tepiş yaşayabiliyosan kal içimde                  rizedeki evler büyüktür, hava serindir, ben ne işe yaradığı bilinmeyen aslında her işi de gören içinde bir huzuru eksik, basık metropol kentiyim müziğin ritminde her insanı görebilirsin şimdi müzik hızlanırken, trafiği yavaşlatıp geriye sarıyorum yavaşlarken yürüyen merdivenden geri iniyorum biraz nefe alıyorsa ritim, işte kuşun kanadı orada çarpıyor  bitişinde flu bir kent manzarası yağmur yansıması gördün değil mi anlattıklarımı? beni de gördün. bu müzik her çaldığında boğazımda biriktirdiğim gözyaşı ağzı

stüdyo daire

Resim
denizin ortasında  arada on yıl varmış nasihatin duyulması ve alınması lazımmış tek isteğim biraz da sevmekti bu parkeleri dans edemedim, canım yandı dediler kendini bırakırsan doğaçla ama salınışın kuralları vardır fizik, falan kabul edemiyorum konular değişiyor içimde hep bir isyan bir kağıdı beşe kıvırıp yapıştırıyorum tüm çirkinliklere kendimi dişi sanıyorum mitolojik bi canavar öyle demişler. üç artı bir evin, dört odası habersiz benden banyoyla aram iyi bi şimdi tırnaklarım da uzuyor ben kendime yetiyorum psikoloji olmaz öyle şey diyor birilerine niye güvenmemişiz hiç ya yalamışız en başta ya ağzına sıçmışız çok yaklaşmasın diye ben terk edilmedim hiç terk eylemi, varmayı gerektirir bana varılmadı hiç yunan tapınakları sınırlarım bir bomba patlar düşman infilak eder sokaklarıma ağzımdan giren bir boru yıkar içimi sağ kalırım, yaşamak var olmanın tek gerekçesi midir sağ kalırım, otuz sekiz numara kadar yer kaplarım zeminde hacmimi tahmin edemedim ne çok yer edinmişim içime almaya

nostalji

 yüz yıl bekleyen kitap bulunsa da küf tutmuş, elime sığmıyor kendi tozlu raflarımda gezinip bir şeyler arıyorum çocukluğumu, sakinliğimi sanki şimdi en durgun zamanlarım değilmiş gibi. bana benzeyen kadınlar görüyorum döngülerinin içinde savrulan, hepsi yolunu bulacak vicdan yoksunları dışında onlar insanların dünyasında değil japonca bir ağıt dinliyorum bir kayıba yakarıyor gelmeyecek ben, ben olmasam ne derdin var derim di'li geçmiş zamanla bugünü kaldıramıyorum dünyanın hiçbir yerinde, yardım yerine varmıyor yoksul aç, işçi kazalı, hükümlü işsiz, kadın insandışı en kör zamanlarımızda, etrafa savrulurken dertlerimiz de fikirlerimiz gibiydi, bilinmiyor , düşünen yerlerime bilgi akışı kanımı dondurur bu elimdekini nereye koyayım bütün şeref yoksunluklarını rafa kaldırmıştım bir şarkı sözünün dediği gibi,depremle yıkıldı falan filan dünya hatırlatıyor eriyip gidiyoruz muhtemelen tükeniyoruz bir ben değil. pandemi gibi duygularımız onların da çürüdüğü, yozlaştığı, boka sardığı öldüğ