Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

romantik balık

Resim
şarkıyı başa sar biraz dikleş, uzun zamandır derdin hep evet yine uzun zamandır, düzensiz işlemiş ince ince kedi camda, birini gözlüyor yan odada biri zamanı gözlüyor sen, şiirin bitişini.                         -sun ne olacak bütün bunlar? bütün bunlar ne olacak? biri bittiğinde diğeri başlayacak. kendine o ket vurduğun an var ya hani işte o zaman kopmuştu bir kolun farketmedin , ısrarla durdurdun kimdi o ısrarla konuşan seni susturan neydi bir savaş mı sevişmeyi getirir sevişmek için önce tokat mı yemek gerekir insan salt sevemez mi  ne olacak? mızrak girdiğinde göğsüne kan akar evet filmler böyle işliyor kan hangisinde daha canlı kırmızıysa o kazanıyor yaralanan kim umrumuzda değil ısrarla esas kız oğlanla öpüşsün diye altmış bölüm izlediğin dizi finalini veriyor küçükken zar zor aldığın bulutsuzluk özlemi kasetleri bugün çöpte. ama şimdi yine yine ısrarla istiyorsun işte insanım falan seni şimdi konuşturan ne kedi bekliyor

menekşeye ağıt

Resim
farsça bir şarkı kendini hatırlatmaya ihtiyaç duyan ulu hazreti menekşe, elleri kapında mohsen gibi sesi sesi en çok beni dindiren gibi bekliyor nefreti beklemek unutacaktı bu yüzden tahrik etti sevecekti bu yüzden intihar etti hazreti menekşe, esmer ve yittikçe büyüyen inanmıyor hala inanmıyor beklediğini sanmıyor- um çünkü yittikçe büyüyen bir çiçeksin elleri kapımda çalmıyor her akşam içiyor sevip sevmediği meçhul sonra büyüyen kızı hesap sorar çiçekten gözlerimi yeşil yapan senin aşkın sesimi ince yapan- ki muhtemelen incedir sesin - sensin derdi ama bilmezdi ki sultanahmette hayvan yemek için yürürken sen bir tesbih için ne kadar heyecanlanır ne kadar hatırlarsın çok, bilseydi seni unutmadığını. ama battal boy poşet ararken miniklerin battalını bulduğunu hazreti menekşe, boy veriyorsun sen boy verdikçe bitiyor saçların belki beyazlamıştır artık ama unutma ince bir sevişme sırasında gözyaşlarını ama unut ma hayvanca bir ka

hadi,

Resim
hadi tam ara vermişken -ki ara vermek sadece kapıdaki kurabiyeleri yemek içindir- biraz yazışalım. her gün aldığımız ilaç dozunu hatırlayalım hadi tam otobüse binmişken, vedalaştıktan sonra el sallamışken, terkedelim. hem ne farkı var veda ve terk'in? birinde kavga dövüş ağlama, ötekinde salt ağlama. ama sen de hiç hüzün. annem seni sevdi yani bir farkın yok çünkü annem ben kimi sevsem sever bizim kalplerimiz birdir. tüm dünya bana öldün dese, annem yaşatır beni beni bir gün annem yaşattı ben ölmüştüm biliyor musun? esmer bir oğlan var yer yer o da ölüyor ama annesi çoktan ölmüş, yaşatanı yok. ona bazen üzülüyorum, ama çoğu bazen nefret ediyorum neyse bunu sonra konuşuruz hadi, beni biraz özle düşün ellerini kim öpüyordu serçe parmağı nerelere varıyordu sonra en son, tiksinmeden ağzına gidiyordu. hadi, bir düşün iki'sini unutma değişme de yani sevmek, değişmeyi gerektirir feyza sus artık çokeşliliğin birleşik ama biyolojik oy

mesele-3

bir şekilde seni kırdım yani, sen kırılmasan ben kırılmasam. annesi istediği şekeri almadı diye ona kızan çocuk da kırgın mı annesine? kaç kişi aldı bana bebek? ben kırgın değilim inan ama en çok mavisini seviyorum en süslüsü o en ulaşılmazı. bu sabah erken kalkacağım önce sıçmam gerek çünkü anal evreden pek zor geçtim ergenliğimde hep kabızdım büyüyünce eşcinsel oldum sende içimdeki kadın. sen se, kırılgan yazan kargo paketleri. bizim dört buçuğumuz bu. sana boş bir mektup yolladım canım ne şikayet istedi ne güzelleme. boş mektup büyük bir fahriye. ellerin. okey atıyorsun. sıçman lazım istediğimiz şeylere çalışmamız lazım büyük sorumluluklar kısa uyku istiyor ben uykumu hiç aldatmadım vakti geldi, gelmedi. yine de bekledim. ama seni aldattım biliyor musun? yirmibirinci yüzyıl koşullarına göre aldattım. kırkbirine basmış bir adam evli. bilmemkaçında bir kadın o da evli. birbirlerini seviyorlar, ya da adam ona küçük sürprizler yapıyor. ka

buruşmuş,

Resim
üç beş aydır mutluluktan şiir yazamamak bazen yatağına sinirlenip karalamak en nihayetinde biraz, huzura kavuşmak. yaşı kırk ellerinde torbalar gidiyor, gidiyor fazla gidiyor ama her şeyi çabuk yapıyor. ekmeğe basıp namaz kılanlara pek dayanamıyor papaz aslında ama en yakın arkadaşı müslüman. bazen yaşı onaltı, günümüz mecralardında engelliyor çok black mirror izlemiş hedefini grileştiriyor. sesini duymuyor her şeye dayanır bazen arkadan dört metrekarelik yerinde sahiplenebildiği bir kendisi ne üç bavul eşyası ne yaşı, bir kendisi. o da en sevdiği kalemini vermiş sevgilisine. tersten yazmaya çalışmış canım onyedi kırkında, ilk garipliği biraz seviye atlamış gecenin buçuğunda bim poşetine kusmuş hiç kulaklarına takmadan uyur mu? sonra kadınlar gelmiş üç yarım bir tam etmezmiş 3.33 (devirli) artık sevdiklerime şiir yazmıyorum nasıl olsa onları da bir gün sevmeyeceğim. hedefim direkt, sevmediklerim. sevmemek, sevmeyi yok olmak, varolmayı

öf-öf

Resim
sensiz ankara duramam diyorum öf öf sen dur diyorsun kaçmışım herkes farklı senaryolar türetirken beynim en ilgincini koyuyor rüyama adamlar beni bıçaklıyor on bir yerimden uçak sesleri korkuyorum bir gece vardı, o uçaklar evleri bombalayacak dediler bekledik o gece annem yanımda uyudu ben korktum annem horladı anne, bekliyorum. uçaklar hızlıca iniyor inme sesleri binaya çarpıyor en fazla ama uçaklar çarpmıyor binalara bir türlü ben korkuyorum o gece hiçbir binaya uçak çarpmadı. kimse intihar etmedi nefesimizi tuttuk milyon saniye boyunca nefes almayı unuttuk bazen biz değil, annem hariç. şimdi yine duyuyorum uçak sesleri tepemizde bir o tarafa bir bu tarafa inme sesi yok, belki diyorum çok tepedeyizdir bulunduğum binanın ikinci katında rakımı sorguluyorum uçak sesleri, delice delice devam ediyor. her odada canavar varlığı sorguluyorum bu evde acaba kim kaldı önceden diyorum. iki sobayla ısıtabilir miydi ayaklarını? nasıl ısınırdı banyo yapa

ellerimi al,

Resim
insanlığın elleri çoğalamamış ikiden öteye gidememiş düştüm evet evet düştüm hiç utanmadım yalanların ortasında çıplak yürüdüm umay'ın yaşlanmış sesini merak ettik şarkıları güzel sözleri ve kötü sesiyle nasıl berbat edişini dinledik ama yine de ondan vazgeçemedik ben bu şiiri yazarken içimi onlarca parçaya bölüp inceleyen insan, yazdığım her şeyde ne dediğimi okuyan insan belki bir mahremim kalmadı belki mahrem, insan olduğunda varolan bir şey değildi gerçek sevgi gibi. biz hayvanız biliyor musun? günlerce tren yolculukları düşünen mavi montu çizgi kareye dönüştüren börek çorbaları içen, eldivenleri çalan, başka eller için on ikilik ucuzluk çalan. kamu benim toplum benim işe yarayan ürünleri ağzımda dönüştüren genellikle dişlerini değdiren. orman sensin sesi benim bir aitlik aradığım her karede bir tutuşmuşluk bir köpeklik, herkes için bir taraf köpek. bir taraf tam basan akbil sesi. ve benim akbilim yok tam akbilinden basıyorsun. o