Kayıtlar

Mayıs, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

devamı olmayan hikaye

Resim
                ...Karşıdan karşıya geçmek için ilk defa toplum kurallarına uyup durayım dedim. Belki bir iki santim solundaydım ışıkların, aniden durdum. Kulağımda kulaklık yanlışlıkla attığım bülent ersoy şarkısı başlarken bir of çekiyorum. Kadının tekinin sesi ve ağzı yanımda beliriyor. Çıksana çocuğum! Bisikletle kaslı kollarımı teğet geçen bu güzel bayana kızmak istiyorum hormonlarım izin vermiyor. Telefonumu elime alıp şarkıyı kendi keman kayıtlarıma getiriyorum. Yeşil ışık yanarken yürüdüğümde aklıma her adımımın yere baskısıyla bir düşünce giriyor. Beynimin içinde tepinip duvarları yıkmak ister gibi kristamı alıp söküyorlar. Kulağımdan çıktığını sanıyorum. Düşünüyorum. Henüz ölmemeliydim. Hayal ettiğim onlarca şey vardı, allahın belası bir dağdan aşağı atlayıp ölme provası yapacak ama iki saniye önceden bir ipi çekip daha çok imitasyon bir kuş olacaktım. O saçları gökyüzünden damlayan kızla sevişecektim, bedenlerimizi duvarlar görecekti. Ben kuş olmayı düşünürken bu kıllı

darmadağın

Resim
Bir şeyler demesi gerekirmiş gibi. kucağında olan tek şey bilgisayar.     Ellerini ovuşturdu, bir siparişi varmış gibi konuştu. gözlerinde biraz masumiyet aslında kibir ben zararlı mıyım dedi bu masumiyetten zarar gelmez ısırdı ayağından bölük pörçük yabancı kalemsiz santura tekme atılan şarkılar kızılcık ağdasına yapışan ruhlar ve hep çoğul ekiyle arttırmaya çalıştığım insanlık ne de azdı aslında bensiz                                       yol ayrımına geldiğinde elinde eski iç çamaşıları vardı. neye yaradı küfürleri en güzel yere konan küfürleri bir kadın bedenine hitap ederken onsuz neye yarardı sol omzu göçük izleri geçmiş mutlu hiçsiz mutlu saat ondöt kırkaltı bekleyecek neyi vardı kimin içindi bu hiçliği kime ne saklıyordu ondört kırkaltıda bana en güzel şarkılarını vermişti geriye verecek neyi kalmıştı eski iç çamaşırlarından başka                                     sebepsiz rivayetleri duy. yerde yaşıyoru

kaydedilmeyen taslak şiir

Resim
bilmem kaç mart 2015                                                           ne desem bilememiştim kafamdan çıkıp giden tavşanlara bile anlatamadım kübist hayallerimin kenarlarını törpülerken bile tavşanlarımın nereye gittiğini göremedim göz uçlarımda bir yankı kırmızılığında yankının, bir damla su ejderhanın kanatlarından kırptım törpülediğim hayallere yapıştırdım ve arkada bana eşlik atan mazhar fuata hediye ettim belki dinlerler çoğu zaman dinlenmediğim gibi ne desem, bak ben yine ağrıyorum sen cildiyeden zar zor aldığım randevu bak ben yine bağırıyorum

yetmemişlik

Resim
önümdeki resimlere bakamıyorum acayip heykellere hiç bakamıyorum görebildiğim parmak uçlarım ayaklarım bile değil aslında, çoraplarım. görebildiğim uzanan bacaklarımın bitim yeri. geldiğim yer. gidememenin sebebi bulunduğum yer. arkamdan biri sesleniyor elleri güzelmiş sesi de öyle arkamdan biri seviyor saçıma geldi sevmesi saçımdan gitti muhakkak onun gözleri benim gibi bitimde değildi o daha dar alanlı bitmelere bakmayı sevmezdi tablolara bakardı adamların elinden tutardı eminim onun gözleri benim gibi hiç sevmediğim ayaklarımda değildi belki ayaklarımı severdi saçımı sevdiği gibi gökyüzünü falan sevmezdi onun güzeli çirkin olandı ya da benim güzelim onun çirkini. benim gibi sevmiyor beyazı elinden tutuyor renklerin falezlerden itiyor uçurumlarda ağaç dallarına takılı kalıyor renkleri benimkilerse sırtımda diğer bir çok şey gibi. benim gibi öpmüyor siyahı. iç çamaşırında saklı tek iyiliği bacakları bir kadın elleri sonu olan sonsuzl