devamı olmayan hikaye



                ...Karşıdan karşıya geçmek için ilk defa toplum kurallarına uyup durayım dedim. Belki bir iki santim solundaydım ışıkların, aniden durdum. Kulağımda kulaklık yanlışlıkla attığım bülent ersoy şarkısı başlarken bir of çekiyorum. Kadının tekinin sesi ve ağzı yanımda beliriyor. Çıksana çocuğum! Bisikletle kaslı kollarımı teğet geçen bu güzel bayana kızmak istiyorum hormonlarım izin vermiyor. Telefonumu elime alıp şarkıyı kendi keman kayıtlarıma getiriyorum. Yeşil ışık yanarken yürüdüğümde aklıma her adımımın yere baskısıyla bir düşünce giriyor. Beynimin içinde tepinip duvarları yıkmak ister gibi kristamı alıp söküyorlar. Kulağımdan çıktığını sanıyorum. Düşünüyorum. Henüz ölmemeliydim. Hayal ettiğim onlarca şey vardı, allahın belası bir dağdan aşağı atlayıp ölme provası yapacak ama iki saniye önceden bir ipi çekip daha çok imitasyon bir kuş olacaktım. O saçları gökyüzünden damlayan kızla sevişecektim, bedenlerimizi duvarlar görecekti. Ben kuş olmayı düşünürken bu kıllı bedenimle, aklıma duvarlar gelince diğer düşünceler beynimi terkediverdi. Şimdi aklımda duvarlar ve gökyüzümün aksinden başka bir şey yoktu. Fazla kaptırmış olacağım, kendimi üniversitenin içinde buldum. Sınıfa hızlıca gittim. İçeri bakmadan kapıyı kapattım. Orada durmuş beni bekliyordu. Kapıyı bir kez daha kapattım.
Bizi kimse bulamasındı.
-Neredeydin?
Bu bir soru değildi, bu sadece sesini duymak için ağzımdan çıkan bir harf yığınıydı. Bana bir şey söylemeye mecbur etmeliydim, yüzüme bakıp benimle konuşmalıydı. Görmeliydim, saçlarını nasıl benden içeri vurduğunu duyumsadım
-Sendeydim yıllar önce, beni ancak yeni bulabildin.
Bu kip ve kişi eklerine katlanamadım
-Benimdin, benimsin. Bana kip ve kişi eklerinden bahsetme. Uzağımda değilsin yakınımda değilsin. Benim tanrımsın her yerdesin. Elimdesin, elimsin. Gitmedin bana rivayetten bahsetme. Bir dil bilgisi eksikliği de hüznüne, buna beni dahil etme.
-Anlamadın, duydun sesimi. Birer uğultu gibi, çöp poşeti hışırtısı gibi. Varla var arası yokla yok arası, yani hiçsiz. Hissiz. Dinledin beni yıllarca. Şimdi geldin, yıllar geçti, şimdi geldin. 
-Yemin ederim bilmiyordum
Allah belamı versin bilmiyordum.
-Bilmemen benim mezarıma neden oldu, ben senin mezarın olamam. Hiçbir şeyin olamam artık. Bıraktığın yerde değilim.
Beni görmediğin yerde değilim.
Bıraktığın ben değilim.
Şimdi, ben senden gitmişken, göç etmen gereken başka bir gökyüzü bul kendine. 
-Ben seni oturur severim elinden tutar severim, bak ben seni çok güzel severim.
Bu kadar saçmalamışken bir de kulağımın yanına garanti belgesi koymuştum. Beğenmezsen anneme iade et diyecektim. Diyemedim, ben bile kendimi geri yollamak isterken. Ben kendime kendi içimde tokatlar atarken kapıyı açıp çıkmıştı içimden. Kapıyı arkından kapadı.
Kapıyı bir kez daha kapattı.
   Nasıl görememiştim onu? Yanımda kalmıştı. Yanımda kulağımın dibinde bana hayatı fısıldamıştı. Beni sevmişti. Bir yerdeydi, gitmemişti. Şimdi tüm fiiller tersine dönmüş türevleri alınmış ve ben integralinden geriye gidememiştim.Beynim bulanmıştı. Bu işlere aklım ermezdi. Yani sevmeliydi sonuçta eskiden de beni seviyorsa değil mi ama sevgi böyle bir şeydi.


ben ne anlarım sevgiden
hayatımda herkes ayakkabısının ucuyla kaba etimi itelemişti.
nasıl inanırdım ki birinin gelip sırtıma sarılacağına.
yemin ederim ciddiye almamıştım.

Kaba etimden yaralandım, kabaca. Anlamalıydım, sevgi böyle bir şey değildi. Yitip biteceğini anlamalıydım. Ona yetişip tutmalıydım. Geç kaldım. Bitti.

Artık iki hayalimi de gerçekleştirmiştim. Paraşütle atlamıştım gökyüzünden. Geberip gitmeliydim, öğrenecek başka bir şeyim yok bu hayatta. Zaten ne alabilmiştim ki. Ne vermişlerdi bana. Sırtım acıyordu. Otuziki yıllık hayatımda ne öğrenmiştim. Bütün bunları. Bu okulda kalıp öğretmen olup boğazda çay içmeye alışırım dedim. İnsanların denizini severim dedim. Eridim gittim. Takım elbisemin yapaylığından sınıfın leşliğinden hayvan kendimden bir türlü gerçekten çiftleşemediğim kedilerden vazcaymıştım.

İnsanlığımdan utandım bir kadını geçmişinde bıraktığım için.
Şimdi onlatı yaşında bir kız çocuğunun ilk ayrılığındaki hüznünü taşıyorum
hiç bitmeyecekmiş gibi ölmek istiyorum


                                                              -MUTSUZ SON-



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bir çiçek kanıyor

rastlantı ve kaos 2006

yeni çaycımız harika usta