Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

onlar bu kalbin ağırlığını bilmiyordu

Resim
onlar bu kalbin ağırlığını bilmiyordu yürüyorum, sırtımda kendim ve ağırlığımdan eksi taşıdıklarım bazen durup ayakucumu görmeye çalışırım açlığım peşimi bırakmaz,imkansızdır burda normal olmak topluma uydurduğum kurallar hakaretmiş kendi kuranımı yazdım diye astılar beni bu ilk değildi, ölüp evren değiştiririm dedim öldüm birkaç kez, her seferinde olur dedim ayak ucum benden ben kadar uzakta ağırlığım dünyanın yükü diyorum artık askılıklarda bana bir şans vermez evirip çeviriyorum mantıklı bi açıklama bu yaşama, bana en mantıklı gelen içinden çıkışım bir kadının sonra sonra emeklemem, yürümem,           gerisi hep burada kalmış düşmüşüm yürürken kalkamamışım dizim bugün kanamış bir ışık bekledim minik orada inanmam vardı pek inanmadım evirdim çevirdim bakarken güzel bir ışık dedim, biliyorum kaynağı güneştir en azından aydınlatır beni elleriyle öğrenemedim kendi ışığımı sevmeyi parlak mavileri değiştirip cami sarısı taktım mümkünse gittiğim her

altı kilo sigara suyu

bir mittir babalar bilir, senin haberin yokken yarandan, gösterir, bak kanıyor; ki kanamıyorsa batırır hafifçe tornavidanın ucundan bir tabloluk mesele yer açar asarsın en kanayan yerinden güneşin duvar katillerden olgunluk bekleriz hakimsizliğimizden yatarız üç senelik hayata bir ikilem koyarız orasından burasından tutuyorum elimde kalıyor güzel, biraz müthiş ve sessiz diyorum huzur tutkusuz huzur değilmiş tutku huzursuz, bir ergenin ilk seksiymiş bir ikilemimden üç senede beş organla kurtuluyorum bazısı kayıp bazısını yerde buldum geri yerine koydum ameliyatı tek başıma yapmadım, güzel başarızlığım var önümde bir el gibi, bir kol gibi beni tuttuğu yok yedi posta kusmuğu deviriyorum parkeye onsekizimde poşetlenmiş, bağlanmış, özenle paket servise hazırlanmış ayaklarım umursamıyor tabi durumu beş sene geçiyor aradan, beş sigara suyunu turşu ediyorum bir bardakta onları deviriyorum yine aynı hizzada gülüyorum şu an bir tek gülebiliyorum