nostalji
yüz yıl bekleyen kitap bulunsa da küf tutmuş, elime sığmıyor
kendi tozlu raflarımda gezinip bir şeyler arıyorum
çocukluğumu, sakinliğimi
sanki şimdi en durgun zamanlarım değilmiş gibi.
bana benzeyen kadınlar görüyorum
döngülerinin içinde savrulan, hepsi yolunu bulacak
vicdan yoksunları dışında
onlar insanların dünyasında değil
japonca bir ağıt dinliyorum
bir kayıba yakarıyor
gelmeyecek
ben, ben olmasam
ne derdin var derim di'li geçmiş zamanla
bugünü kaldıramıyorum
dünyanın hiçbir yerinde, yardım yerine varmıyor
yoksul aç, işçi kazalı, hükümlü işsiz, kadın insandışı
en kör zamanlarımızda, etrafa savrulurken
dertlerimiz de fikirlerimiz gibiydi,
bilinmiyor
,
düşünen yerlerime bilgi akışı kanımı dondurur
bu elimdekini nereye koyayım
bütün şeref yoksunluklarını rafa kaldırmıştım
bir şarkı sözünün dediği gibi,depremle yıkıldı falan filan
dünya hatırlatıyor
eriyip gidiyoruz
muhtemelen tükeniyoruz
bir ben değil.
pandemi gibi duygularımız
onların da çürüdüğü, yozlaştığı, boka sardığı
öldüğü
bir zamandayız
bu şiirde ilk kez anormal değilim,
artık kendimi bir parçası sayıyorum varlığın
tozu
ya da kiri
varoluş sancısı ve nostalji fantezim
ne ergenliğim
ne ilk yetişkinliğim
ekonomik özgürlüğüm
ilk reglim
hala onaltı yaşını erken bulanlar
büyüsek de kapının önüne koyanlar yaşamadıkça,
azgınlıkları her hisse, anlamaya çağırır
duygu fakirleri
bir tahta gibi iyi bir insan olmaya çalışır
liberallerin sevimli yüzleri gibi
insanlıktan yoksunlar
fikirsizler
oluşturulamamış bedenler
ölünceye dek büyük, buna biz diyoruz
bu sefer hepimiz
her gün büyüyoruz
bir etin dışarı doğru büyümesi gibi
bazen apse yapıyoruz
aldırırsan ne güzelsin bu dünyaya
sevenin beyanı esastır
herkes birinin problemlerini yalar
çözmeye çalışan aforoz
kendi tozlu raflarımda gezinip bir şeyler arıyorum
çocukluğumu, sakinliğimi
sanki şimdi en durgun zamanlarım değilmiş gibi.
bana benzeyen kadınlar görüyorum
döngülerinin içinde savrulan, hepsi yolunu bulacak
vicdan yoksunları dışında
onlar insanların dünyasında değil
japonca bir ağıt dinliyorum
bir kayıba yakarıyor
gelmeyecek
ben, ben olmasam
ne derdin var derim di'li geçmiş zamanla
bugünü kaldıramıyorum
dünyanın hiçbir yerinde, yardım yerine varmıyor
yoksul aç, işçi kazalı, hükümlü işsiz, kadın insandışı
en kör zamanlarımızda, etrafa savrulurken
dertlerimiz de fikirlerimiz gibiydi,
bilinmiyor
,
düşünen yerlerime bilgi akışı kanımı dondurur
bu elimdekini nereye koyayım
bütün şeref yoksunluklarını rafa kaldırmıştım
bir şarkı sözünün dediği gibi,depremle yıkıldı falan filan
dünya hatırlatıyor
eriyip gidiyoruz
muhtemelen tükeniyoruz
bir ben değil.
pandemi gibi duygularımız
onların da çürüdüğü, yozlaştığı, boka sardığı
öldüğü
bir zamandayız
bu şiirde ilk kez anormal değilim,
artık kendimi bir parçası sayıyorum varlığın
tozu
ya da kiri
varoluş sancısı ve nostalji fantezim
ne ergenliğim
ne ilk yetişkinliğim
ekonomik özgürlüğüm
ilk reglim
hala onaltı yaşını erken bulanlar
büyüsek de kapının önüne koyanlar yaşamadıkça,
azgınlıkları her hisse, anlamaya çağırır
duygu fakirleri
bir tahta gibi iyi bir insan olmaya çalışır
liberallerin sevimli yüzleri gibi
insanlıktan yoksunlar
fikirsizler
oluşturulamamış bedenler
ölünceye dek büyük, buna biz diyoruz
bu sefer hepimiz
her gün büyüyoruz
bir etin dışarı doğru büyümesi gibi
bazen apse yapıyoruz
aldırırsan ne güzelsin bu dünyaya
sevenin beyanı esastır
herkes birinin problemlerini yalar
çözmeye çalışan aforoz
japonca bir ağıt dinliyorum
hiç seçmediğim hikayede bana verilen bir bedende kendi hikayemi yazıyorum, ben bilge bugün 10 aralık, ilkerle beşinci ayımız, pek iç açıcı bir zaman dilimi değil. bu seçenek ve olasılıklardan şimdi burayı seçiyorum. çok uzun bi süredir kendim olmak için test çözüyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder