onsekiz ağustos
bak benden arta kalan
biraz kül
biraz duman
ne kadar istesem de
ben seni
arayamam
dinliyoruz
duyduğumuzu iddia ederek
ilişkiler ikili sanırdık
üç dört görünce kafamız karışır elimizdekileri fırlatırdık
yağmurum ol üstüme
ben böyle yaşayamam
duyuyoruz
anladığımızı iddia ederek
aslında yok,
keşke sünni bir türk olsaydım
keşke babam beni döverken
etek boyum kısa diye dövseydi
keşke anneme vururken
saçı açık diye vursaydı
ablam beni dışlarken
üvey diye dışlasaydı
kuran kurslarına gitseydim
her bayram hayvan öldürüp mutlu olsaydık
ama olmadı
senin etiğin içinde biraz et
biraz da bezelye,
insanlar güllaç derdinde
olmazsa olmuyor.
duyulmuyorsun
duyan sesini kısıyor
şimdi sesini özlemiş
kendi içine hoparlör takıyor.
biraz geç kalmış.
halimi görüyorsun
bir şeyler yap o zaman
yok yapmıyor
ısrarla yapmıyor
ben ve ellerim
burdayız
biraz uzakta
işine yaramaz.
olan o değil.
oradayken de burada.
biri saçlarını keserken diğeri boyamakta.
bıyıklar karışık
olsa da olur
yine de ikisinde de var
diğeri sakalını kesmekte
olmazsa parmağını.
bir şeyler çıkmak istiyor
vücudumuzu feda ediyoruz
öperken birilerini, kendimizi feda istiyoruz
anlatsak da sevgimizi,
öperken aslında kendimizden ayrılsak da anlatamıyoruz
rafta kalıyoruz
umut ediyoruz
bir telefon görüşmesi
bir bakış
bir el
bir ağız
raflara çarpıyor
kitaplar, çiçekler ve şarap şişeleri
devriliyor ağzına
,
cam parçaları içinde
ve hiç klitorisine değmeden.
seni nasıl biliyorlar
bencil
açgözlü
babam beni böyle yaptı
annem tuzumu serpti yüreğime
hep yanımda oldu
ellerime kemer vurulduğunda da
iğrenç şiirlerim gün yüzüne çıktığında da.
kolay mı sanıyorsun
ben sünni bir türk kadını olacaktım
kendimi varetmekten sorumluyum
uyumluluğunun içinde ağır bir rol
kendinden farklı
kendinden bile farklı
kendiyle bile çatışmada
kendinden bile dışlanan
zorlanıyorum
ben bu hayatta zorlanıyorum
yaşım yirmibir
hayır yirmiiki değilim.
saçlarım onbeşten fazla renge, bedenim senden çok insana,
,
her şey bir çiçek kadar kendine has
her insan
her olay
sarı evler
hep sarı olan evler
bir türlü kendini varedememişler
hiç keşfedilmeyen bedenler
kıllı meme uçları
hem erkekte hem kadında,
her şey kendine özel.
bir tane.
özlenenler unutulur.
hep unutuldu.
kimsenin yeri dolmaz. hep yeni yerler çıkar
ve onlar da boşalır.
bu hayatı doldur boşalt,
ne zaman dolacak bu otel odaları
yoruldum
dünya dönen bir gün daha
yeryüzünde aşk durdukça
Yorumlar
Yorum Gönder