son yas




saatimi çıkardım
çünkü kolumda ağırlık
ve ev sarı
ve bu sana son şiirim
annemden ilk ayrılışım, kendime ait metrekarelerim
ve savaştığım paraları.

süsledim seni, baktım sana.
güneşsizliğine boyun eğdim
ve bazen de hap kullandım
kaşımı alamadım.
hep ışıksızlık.

mumlar dizdim
ve yapay ışıklar
seni dizdim
sığ diye içine, on santimin hesabında.

şimdi kırık içindekiler
çekyat da yatak da
masa da.
dolap da.
bir ben sağlamım. yani bence öyle.
çekmecemi açsan, tutabileceğin bir yer;
omurgamda sivrilik, yine de dik
ayaklarım düz.
bence tamam'ım.

belki bir gün yanımda uyur, deliririm.

çilek kasalarından kitaplık,
kuru çiçekler şarap şişelerine,
ben artan on santime;
sığardım.

taştım.
kendime güneş buldum.
hava
ve otuz kişilik mevlüt için gerekli zemin.
içi çiş kokar
sokağım caddede. pencerem küvette.

çocukken evimiz komple sarıydı sonra bende sarardım.

şimdi gittim, baktım.
içerisi salamura
içerisi alabora
içerisi küf
içerisi fırtına

salonda bir koltuk vardı
sevişirken kırmışız.
herkese müstehak
bize bol keyifler

size de acınası yasinler
ve mutfak içinde mevlütler

anneleriniz gelsin şimdi
sararmış bir eve annelik
içinde güzellik yok
herkes giderken belasını bırakmış
sesini bir ben duyuyorum
kapı kolları
kırılan küvetler

patlayan ampüller
,
halloluyor

sana on santime insan koymamak düşüyor.
birlik olun kızlarım,
birlik olun.
tek olamadınız.

anneniz yokken kapıya inemediniz.
kendinize kadın dediniz.
insan değilsiniz.


kalbimi kırdınız, ben de çok öncesinde koltuğunuzu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bir çiçek kanıyor

rastlantı ve kaos 2006

yeni çaycımız harika usta