çiçek


balkondan kulağa gelen o uzun müzik.


Sokaklar, yalnızlığınızın ıslığı olur. Bir avuç mahallelerde bir şarkı boyu gider gelirsiniz. Sonsuzluğun elifi başlamıştır.Sizi insan içinden çekip alan aşk, götürüp insan içine katmaktadır yine.Okuduğunuz her şiir her hikaye içinizdeki nar ocağına düşer. Bütün kitaplar sizi söylemektedir.Yeni bir büyümedir bu, acının bile yaşama gücüne, dünya bağışına dönüştüğü.


güzel bi günün sabahından, akşamına dek
kendimi görebildiğim
varabildiğim kendime,
alıntılardan bir masa dikeceğim şimdi.
üstüne yırtılmış fotoğraflar
kaybolan diş fırçaları ve her zaman dökülen tütünlerden koyacağım.



Ismarlama aşklara tahammülüm yok artık
Ya beni adam gibi sev ya da çek git yolumdan.

Bir gülüş bir salınışsa tek verebildiğin, istemez.
Tutku isterim ve delice sevmek!
Bi coştu mu dur durak bilmez bu yürek.
Yüreğini isterim, yürek ister benle sevişmek
Ya adam gibi ya da çek git!*


Ayrılık, birleşmek kadar yaşanılır. Kaç ayrılık yaşadın, annenden ayrıldığında ağzın, ilk ayrılığın. Ağladın mı? Doğar doğmaz ayrıldın.
Bir bebek, sütten kesildiğinde yemek yemeye başlarmış. Böyle olur, bir ayrılık, bir boşluk, başka şeyle doldurulur. 


'aslında o kadar da önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki? en temel bir aydınlanma alanı olarak ele alabilsek daha iyi olmaz mı? inanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir. güzelliğe ve aşka inanmak kadar, ayrılığa da inanmak, hazır olmak gerekir. yani her güzelliğin sonunda bir kopuş, bir ayrılık pusuda bekler.'*

çok uzun iç konuşmalarının ardından yine bir yere varamıyoruz aslında. meditasyon için yeterince dingin değiliz. içimizde dönüp duran, sorular, ben keyif aldığım insanları hayatımdan çıkarmam. 
düpedüz yaşamıyoruz. ne su, ne ekmek, ne ara, ne film, ne müzik,belki şimdi bir yerde şiir elimizden tutuyor. ve aslında bunda gördüğünüz gibi hepsi aslında eninde sonunda elimizden tutuyor. ayağa kalkıyoruz. bu ayağa kalkışın referansıdır. size, içimden en güzellerini vereceğim belki savrulur ve pervanenin rüzgarından faydalanırsınız diye.

Gemide, çalıyor. eski günleri hatırlıyorum. yine bana şiir yazdırıyorlar. bu bir şiirdir.

"Aslında, birinden hoşlandığını söylediğinde, salt sevgiyi, o masum hoşlanmayı kastetmiyorsun. Ben bununla üremek istiyorum diyorsun, bağıra çağıra. Bu adamdan benim güzel bir çocuğum olur. Birlikte çoğalırız, diyorsun"*
  
Kıvırcık saçlı bir bebek. Bilemezdim. Annesi ben miyim diye sorarken, bu hissin garipliğini tarif edemezdim. İsterdim ki, hemen büyüyelim. Şimdi herkes yok olsun.Çünkü biliyorum, bizimle oynuyorlar.

"Sonra bir gün, hiçbir sözün kalbinizi karşılamadığını görürsünüz. Sizin hikayeniz değildir harflerin çatışı altındaki o ayrılıklar , köpüren bakışlar, arzulu parmaklar. Sizi göklere çıkaran boşluk, yerin altına doğru çekmeye başlamıştır.Herkes baş dönmesini unutmuştur.Akşam gün ortasında gelir.Rüyasız uykularla sabaha çıkılır.Dünyayı göğsünüzden taşıran arzu  bir kan pıhtısına dönmeye başlamıştır.."

Bir kayıp var ortada. Belki sen, belki için, belki dışın. Her ayrılık bir yastır. İçimdeki tüm cümleler benden harici. Ama hep içimde. Yürüyorsun. Bitmek bilmiyor o yol.
ulan ne zaman bitecek, ne kadar daha böyle sürecek. biliyorsun, her şey geçti. 
ne zamana kadar yaşamak istemeyeceğim?
dert değil, tasa değil, ayrılık değil, aşk değil. 
insan yaşamak istediğinde her şeyin üstesinden geliyor. uyuyorsun. zaman geçmiyor. aç değilsin. kitap okuyamıyorsun. sigara. alkole paran yok. medet umduğun doktorların verdiği boktan haplar. ulan iki üç tane atsam, ne olur diyorsun. zaman geçer. zaman geçmediğinde, sen geçiyorsun kendinden. 
bakıyorsun.
ağla.
ne ara buraya geldin. bu kadar kötü mü her şey. daha kötü şeyler yaşadın, neler neler gördün de kalktın.
"böyle devam edersen bir gün intihar edeceksin."
ağlayarak inkar et. ama biliyorsun. ne zaman bir sorun yaşasan çözmek için altına sıçıyorsun.
hep çözüyorsun.
bu öyle değil. bu sensin.olmuyor.
ne ara buraya geldin. ağlıyorsun.
içiyorsun hapları. 
üç hafta uyuyarak geçirdiğin zaman geçmiyor, çünkü düşüncelerin artık karnına saplanıyor.
bir zahmet. 

bakıyorsun.
herkes işinde gücünde. zaman, geçiyor. seninki bir garip. kalkmak için biraz daha batmak gerek. 
batıyorsun.
herkes hayatını yaşıyor. bir sen bok gibi çakılıp kalmışsın içine. arada bir uğrayan, napıyorsun, kalk, hissi. gitmese hiç.
gidiyorsun.

zaman mide bulantılarıyla geçiyor. ve hiç işe yaramayacak papatya çayı.

insan neden kendine bunu yapar. bundan yapar. insanlar birbirlerini sevdiğinde böyle olmaz. ama gördüm ki insanlar birbirlerini sevince hiç de güzel şeyler olmaz. böyle sevgi olmaz.

değişiyorsun.

Ey gövdede çiçeklenen zaman
Kendini sevmeden kimseyi sevemezmiş insan

İnsan yoruluyor sevgilim
Yaralı bir zamanla kendini sevmekten.

Zar zor, kuş manzaralı bir masada henüz kıskanmaya haddim yokken, kıskanan kadınların şiddetini görüyorum. Çayım soğuyor. Sesinden anlamıyorum pek, sesin güzel geliyor.

Nasıl keyif alır insan ? Yaşamaktan keyif almıyorsun. Ne annen ne baban. Telefonları açmıyorsun. yaşam belirtin yok. düşünüyorsun. örnek al. bir şey yap. ikisi de anormal.

Biz kırıldık daha da kırılırız
kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza

Bir rüya, kim yolluyor bunları. Uyanıyorsun.
Kendinden uyan.
cüzdanları iyi dik,
kadın, hatırla!
savrul

Ortalıkta bir yalnızlık
birisi kaybolmuş kadar    

Nasıl güzelim, nasıl .çiçek
içimde bir hayat filizlendi bugün
oniki aralık
her ne olduysa, bilmem
düşünmem.
güzelim.
bugün keyfimden yazıyorum parçalarımla

şiir umutsuzluktur
ben umut etmek istiyorum
erbaş'ın aşkından
yücel'in karamsarlığına kaçmak istiyorum

güzelim bugün
çiçek.











*kıraç- taş duvarlar
*ahlat ağacı
*babam





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bir çiçek kanıyor

rastlantı ve kaos 2006

yeni çaycımız harika usta