yatak
nasıl bir insansa hayat,
her gün kendine malzeme bulur dönerdi.
en sevdiği parçaları gitmek istemediği yerlere giderken dinler
heba ederdi.
sonra yıllar geçtiğinde, o parçayı tekrar dinlediğinde
içine huzur değil
hüzün çökerdi.
ben de öyle yapıyorum sevgili okur
sevgili aslında okumayan.
sevgili, hiç aramayan
arka fonda sen çalıyorsun
ben dinliyorum
her gün kendime, devam eden hayat gibi
üzülecek bir şey buluyorum
bilen bilir mi, bilmiyorum
sahilde nasıl taşa uzanıp gökyüzünü izlediğimde yaşam dolduğumu
dolduğumuzu.
yaşayan bütün insanların,
gökyüzü bazen ciğerime doluyor
dediği anlarda, içine çektiği havanın öksürmesine sebebiyet vermesi gibi,
tanımadığım biri bana burs vermek için yalvarırken
bu şiirin dışında bir yerlerde telekızlık yapıyorum
ya da "olur" derken farkında olmadan,
,
müzik değiştiği için ben de değişiyorum
günde bilmem kaç saat uyuyorum
ana vatanında sensiz, kimsesiz bir yerlerde biri ölürken
sen boktan sebeplerle üzülmeye had bulurken
yatağı en çok kendine yakıştırırken,
yine başarısızlık.
hayat nasıl bir insansa
yağmur yağsa, uykum kaçsa,
pencereden yağmuru izlemeyi seven insanların
ıslanmaktan nefret ettiğini bilmiyor.
ve çok şükür ki hiç şemsiyem olmadı
belki de tüm suçum bundandır.
Yorumlar
Yorum Gönder