cihan

hayatımın final dönemi
regl sancısı
ve doğumumla yüklenen bir güncelleme: anlamak
güven, hep bahsedilen.
bedavaya gittiğim bir konser. denk gelmiş şanslıymışım.

kadıköyde deniz yeşil şimdi, uzundur gördüğüm beyaz dışında bir renk.
betül kuranı kerimden bir isim, benimki en ilahi
hepimiz, varlığımızla öyle karman çormanız ki
en saflarını bulup çirkinlikle suçluyorum,
çirikn olmayanımız mı var?
ben en azına denk gelmek istiyorum, herkes gibi.
bilmiyorum bana denk gelenler ne alemde

şimdi gövdemde büyüyen bu, arsız kimsesiz topraksız çiçek
sana alışkınım
seninle büyümeye
vücudumda meydana gelenlere.
nabzıma, karnıma,
cümlelerin içinden kayıp geçmeye ve bazen hiç ilerlememeye
altıyüz soruluk bir testin cevabı mı hayatım
yoksa iki sene konuştuğum kadın mı
onu mu silkelesem de bana hatalarımı söylese
hata denilen benim anormallerim mi
ben tek miyim varolan
toplum normalleri bu yüzden mi?
şimdi mantıklı belki
sevgilim de şiirlerimi severmiş
ondan bahsetmesem de
bu bir yağmur mu
göğsüme doğru

zehir mi yoksa?
suya mı yordu?

bütün çocukluğundan dayak yedin
bağıra bağıra anlatıyorsun fırlatılan sıraları
bir film sahnesi belden çıkarılan kemer
senin için rengi bile var,
belki bu yüzden direncin.
insan içinden çıksa bile annesine, güvenememiş
kendine yaslana yaslana gelmiş, iki büklüm.
robini babası erkek sanmış

hep daha fazlası beklenerek
ben ve benim göremediğim o potansiyelim.
bundan bahseden yirmi yıldır emekli koltuğunda
kardeşinden dayak yemekte
potansiyellerin ömrü var
kullanılmayan pil gibi çürüyor
o kahverengi kemer, hala kullanılıyor
belki bir kemer  kadar vazife görmedi hayatım

hep içinde kendine inanırsın
hep kendi içimde kendime inandım.
benden dağ istediler
benden ova istediler
içimden mikail çıktı, başbakan ol dediler
konuşamazdım ağzıma yemek tıkarlardı
onca yıl konuşamadım
allahtan izin gelince çıktı kelimeler
allah belamızı vermiş türkiye gelmiş

güven
ah bebeğim benim bağlanma problemim var,
yirmi beş adam terketti beni, otuzunu ben salladım ipimle
çıkardım belimden, kontrol etmesi güç bir nesne.

debriyaja da böyle basıyorum
güvenmiyorum mesela o yavşak ordan çıkacak
önüme atlayacak
alnımda yazıyor bak hayvan gibi
bu hayata aday!
önüme atlıyorsun
sen ezilmeyi hakettin.
benim ayağım hep debriyajda, canımı seviyorum
istanbulu karayolunda değil.

annemle konuşuyorum, farkediyorum ilk kez konuşuyorum
en son bebek istemiştim, o zamandan bu yana
derdim varmış, anlatıyorum.


bazen gök yarılıyor içimde, ne olsa ben bunu düzeltirim diyorum.
muhtemelen bilge olmamam gerek.
kübra, zeynep, elif, ayşe, ya da bunlardan biri.


bir simülasyonda beyaz ayı adalet evindeydim
suç ne bilmiyorum
doğduğum ülke.

sırtım ağrıyor
kendime taşıdıklarım için acıyorum
sevgilime göre, bırakmak benim elimde.
o yüzden ben buradayım, o orada.
babam evli değilsiniz diyor, adımıza bir ev yok diye.
baba biz dokuz evi  imam nikahladık

aynı cümle içinde kullanılmaması gereken isyanlar ve yaşamım

kitaplarımın arasına sakladığım kağıtlarım çoğaldı
                                                                     biri mr sonucu.



herkes kendi cinayetinden sorumlu
bu işte amerikanın payı yok
bu hayvanı ben yedim diye öldürdüler
ben bağırmadım diye kadın cinayetleri işlediler
kimliğimi koruyamadım diye çoğaldı ayrımcılar
küfürbazlara kibar olun demedim
ben sorumluyum çemberimden
ya hayvan yemeye devam eder susarım
ve yine ölür hayvanlar
ya bağırırım, bağırırım, ki çok çirkinim bağırınca
güzel görünmek isterim.


dünya böyle bir yer değil.
nikahıma aldığım evler
kendimi anlattığım şiirlerim
olmak istediğim yolum,


güven
hayvanlara güven mesela, kediye değil. onu yemiyoruz

hayatımın final dönemi, bir devri kapatıp
büyüyüp adam olup evime döneceğim
kırmızı rujum, ehliyetim,
yarım mezuniyetim
          aklım.


aynamı geceleri kapatıyorum,
canavarlardan korkarım
titreyerek uyurum
korkunç rüyalarım
uyumadan önce kavgalarım
sınırda mıyım? yamuk nerde
                         artık mayakovski yok
yazık ettiniz.



9 ocak 2020

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bir çiçek kanıyor

rastlantı ve kaos 2006

yeni çaycımız harika usta