günbatımı köpeği
son kez böcek sesleri
ve aslında ilk kez duymuşum
ve farkettim ki üşenmişim düz cümle kurmaya
beceriksiz, konuşamayan birine dönüşmüşüm
günbatımlarını kovalamışım.
okyanusa uzanmışım, üstümde dört insan eli
ikisi kafamda
ikisi sırtımda
biri düşüncelerimi savuşturuyor diğeri acıyı
nasıl güzelleşiyorum
elimde son şarabım lizbondan
içiyorum koca şişeyi
kumu öpüyorum
okyanusla vedalaşıyorum
şehrin meydanları ve balıklı tatlılarıyla vedalaşıyorum
dükkandan son kez bir şey çalıyorum
en sevdiğim mekanda
son biramı içerken
tam yanıma dünyanın en güzel kadını oturuyor
biliyorsun bende yalancı erkekler gibi öptüğüm her kadına
en güzel kadın derim
erkekler yalancı değil
dünya güzel kadınlarla dolu
dünya güzellikle dolu
bakıyorum
bakıyorum
ben bakmasam bakıyorum
arabaların arasında
bir kamyonun arkasına işiyoruz
bak burayı beraber işaretledik
elli adamın ortasında bir dans
kendimi amerikanvari bir filmin ortasında buluyorum
dünyanın en güzel kadınını öpüyorum
belki aradan iki kahve içimlik zaman geçmemiş,
bakıyorum
belki bütün lezbiyenler biraz yolludur;
bir kadının sırtına biniyor; deh!
cinsiyetler arası bir kayıp yaşıyorum
akıyorum
ve insan gerçekten anlamaz
belki de bütün kadınlar gerçekten güzel olduklarını bilse,
dünya, dünya, ah dünya,
dünya döner,
bir biraya, beş yuro veriyorum
dünyanın güzelliklerinden bir parça daha almak istiyorum
biraz norveç çikolatası
biraz botanik park saplantım
biraz günbatımlarında koşan ben
on beş dakikalık bir video kaydı
kendi kendine bir gelini çağırıyor
eğilmiş, kumu öpüyor
öncesinde, vah!
öncesinde, ah!
sizin kumunuz bile yok
sizin çimeniniz yok
sizin çiçeğiniz bile yok!
kediler nereye sıçıyor?
matosinhosta sahilde kuşlar,
peki, peki kediler?
kadınlar bu kadar güzelken
erkekler neden bu kadar çirkin?
ben şimdi bir kadın mıyım?
bu son pastel de nata'm
bak bu son bir litrelik koskoca şişem
bu, yatakta sırtımın ağrıdığı son gün,
bu uzunca bir ara insan omzuna vurmak için
yavaşça yaklaşıp konuşuyorum; ee güzelim nerelisin sen
güzelim de bana yaklaşıyor, bira şişesini yere koyuyorum, aramızda büyük bir engel
lisbon
e ben de malatyalıyım, ne güzel anlaşırız
peki ben de birilerinin dünya güzeli miyim? malatya sevinmeli
haritanda işaretle, sınırları aşıyorsun
tanımadığın bir ton insanla aynı yere işiyorsun
belki aynı yere girip çıkıyorsun
ama hiç bir kamyon tekerine resim çizdin mi
ama hiç beş yuro verdin mi bir biraya
hiç izledin mi
güneş batarken, tüm kırmızılıkların utangaç pembeye dönüşmesine hayranım
işte tam o sırada tüm gökyüzüne, portekize, şerefe!
veda ediyorum, bu benim üçüncü evim
evime, gökyüzüne, okyanusa, ananaslı pizzaya, çin bahçesine,
v e d a
ve aslında ilk kez duymuşum
ve farkettim ki üşenmişim düz cümle kurmaya
beceriksiz, konuşamayan birine dönüşmüşüm
günbatımlarını kovalamışım.
okyanusa uzanmışım, üstümde dört insan eli
ikisi kafamda
ikisi sırtımda
biri düşüncelerimi savuşturuyor diğeri acıyı
nasıl güzelleşiyorum
elimde son şarabım lizbondan
içiyorum koca şişeyi
kumu öpüyorum
okyanusla vedalaşıyorum
şehrin meydanları ve balıklı tatlılarıyla vedalaşıyorum
dükkandan son kez bir şey çalıyorum
en sevdiğim mekanda
son biramı içerken
tam yanıma dünyanın en güzel kadını oturuyor
biliyorsun bende yalancı erkekler gibi öptüğüm her kadına
en güzel kadın derim
erkekler yalancı değil
dünya güzel kadınlarla dolu
dünya güzellikle dolu
bakıyorum
bakıyorum
ben bakmasam bakıyorum
arabaların arasında
bir kamyonun arkasına işiyoruz
bak burayı beraber işaretledik
elli adamın ortasında bir dans
kendimi amerikanvari bir filmin ortasında buluyorum
dünyanın en güzel kadınını öpüyorum
belki aradan iki kahve içimlik zaman geçmemiş,
bakıyorum
belki bütün lezbiyenler biraz yolludur;
bir kadının sırtına biniyor; deh!
cinsiyetler arası bir kayıp yaşıyorum
akıyorum
ve insan gerçekten anlamaz
belki de bütün kadınlar gerçekten güzel olduklarını bilse,
dünya, dünya, ah dünya,
dünya döner,
bir biraya, beş yuro veriyorum
dünyanın güzelliklerinden bir parça daha almak istiyorum
biraz norveç çikolatası
biraz botanik park saplantım
biraz günbatımlarında koşan ben
on beş dakikalık bir video kaydı
kendi kendine bir gelini çağırıyor
eğilmiş, kumu öpüyor
öncesinde, vah!
öncesinde, ah!
sizin kumunuz bile yok
sizin çimeniniz yok
sizin çiçeğiniz bile yok!
kediler nereye sıçıyor?
matosinhosta sahilde kuşlar,
peki, peki kediler?
kadınlar bu kadar güzelken
erkekler neden bu kadar çirkin?
ben şimdi bir kadın mıyım?
bu son pastel de nata'm
bak bu son bir litrelik koskoca şişem
bu, yatakta sırtımın ağrıdığı son gün,
bu uzunca bir ara insan omzuna vurmak için
yavaşça yaklaşıp konuşuyorum; ee güzelim nerelisin sen
güzelim de bana yaklaşıyor, bira şişesini yere koyuyorum, aramızda büyük bir engel
lisbon
e ben de malatyalıyım, ne güzel anlaşırız
peki ben de birilerinin dünya güzeli miyim? malatya sevinmeli
haritanda işaretle, sınırları aşıyorsun
tanımadığın bir ton insanla aynı yere işiyorsun
belki aynı yere girip çıkıyorsun
ama hiç bir kamyon tekerine resim çizdin mi
ama hiç beş yuro verdin mi bir biraya
hiç izledin mi
güneş batarken, tüm kırmızılıkların utangaç pembeye dönüşmesine hayranım
işte tam o sırada tüm gökyüzüne, portekize, şerefe!
veda ediyorum, bu benim üçüncü evim
evime, gökyüzüne, okyanusa, ananaslı pizzaya, çin bahçesine,
v e d a
Yorumlar
Yorum Gönder